بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ
ŞAKASI OLMAYAN ÜÇ ŞEY :
NİKÂH - TALÂK - KÜFÜR
Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm efendimiz
Muhammed aleyhisselâmın üzerine olsun.
Üç şeyin şakası olmaz dedi Resulullah:
1 ) Nikâh
2 ) Talâk (boşama)
3 ) Ridde (Küfür)
Nikâh : Nikâh kadın ve erkeğin, iki Müslüman erkek şahidin
huzurunda “ Erkeğin, ben seni hanımım ( karım ) olarak kabul ettim,
karşı tarafında ben seni beyim ( kocam ) olarak kabul ettim ”
demeleridir. Bunu şakayla demiş olsalar bile, nikâhlı olurlar. Cinsel manada
beraber olsalar günaha girmezler. Yani, nikâhın şakası
yoktur.Şafiî mezhebinde nikâhın geçerli olması için kadın kişinin
velisinin izni de olmalıdır.
Boşama : ( Talak )
Boşama yetkisi:Bir bayan nikâhı kıyılırken, boşama yetkisini
eşinden isteyebilir. Erkek eğer izin verirse, kadında da boşama
yetkisi olabilir. Boşama yetkisi olan kadın veya erkek şakayla bile olsa “
Ben seni boşadım ” derler ise, boş olurlar. Toplumun hukuku için
boşanan kadın yakınlarına haber verdiğinde boşayan eş bunu
doğrular ise, o zaman o yakınlar boşanmayla ilgili hukuki işlemleri
başlatabilirler.
“ Boşadım ” ile “ boşuyorum ” veya “ boşayacağım ” bir değildir.
Ben seni boşadım dendiği zaman boş olunur. Veya
“ boş ol ” cümlesi halk arasında “ boşadım ” ile aynı anlamda
kullanılıyor ise “ boş ol ” diyerek de boş olunur. Bir talak gider.
Bir insan eşini üçüncü talak ile bir daha geri dönmeksizin
boşayabilir. Birinci boşamadan sonra tekrar nikâhlanabilirler. İkinci kez
boşarsa, yine nikâhlanabilirler. Fakat üçüncü kez boşadıktan
sonra o eşiyle bir daha evlenemez.
Tek şart ( Hulle ) gerçekleşir ise boşanan eşlerin tekrar
nikâhlanması mümkün olur. Bu da boşadığı hanımın başka bir erkekle
kendi rızaları ile evlenir ve evlendiği erkek onu yine kendi rızası
ile boşarsa, kadın tekrar ilk eşi ile nikâhlanabilir.
Batıl Hulle:Boşanmak şartı ile ikinci eş ile evlenip tekrar ilk
eş ile nikâhlanmaya denir. Bu nikâh geçerli değildir.
Küfür : Alimler dediler ki, küfür üç çeşittir.
1 ) İtikâdi (inanç ile)küfür
2 ) Lafzi (söz ile) küfür
3 ) Fiili (hareket ile)küfür
İtikâdi küfre misal: Bir insan Allah’ın sıfatlarından bir
tanesine, Peygamberlerden bir tanesine inanmaz veya meleklerin varlığına
kalben inanmaz ise Dinden çıkar.
Lafzi küfre misal: Bir insan İslâm Dinini tahrif ederse, bir Ayeti
yalanlar ise veya İslâm Dinini kısmen kabullenir ise
Müslümanlıktan çıkar. İster tiyatro oynasın ister piyes yapsın, bunların
şakası olmaz.
Kitaba ve Dine sövüldüğünde kişiyi mutlaka sorguya almak gerekir.
Yani “ ne demek istiyorsun? ” diye sormalı. Benim Dinim İslâm,
kitabım Kur’an dediğinde sövenin bunları kastettiği anlaşılırsa
söven kişinin kâfir olduğuna hükmedilir. Fakat kitaptan kastı “ Senin
hayat tarzın ” vb. ise, bu ağır bir sözdür fakat küfür
değildir.
Mesela bazıları “Allahsız, Kitapsız” diyorlar. Burada eğer bu söz
Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen, Onun kurallarını dikkate
almayan manasında söyleniyor ise, bu da yine küfür olmaz. Ancak direkt
olarak Allah’a sövülürse açık küfürdür.
Fiili küfre misal: Bir kimse Kur’an-ı Kerim’i pis bir yere, çöpe
atarsa veya ayağının altına alırsa, onu çiğnerse küfre düşer.
Ehil olmayan kişilerin küfür konusunda hüküm vermeleri
sakıncalıdır. Sakıncalı sözü söyleyen kişiyi kurtaracak tevili yapamaz
ise, buda kendisine sıkıntı verir. Fakat bazı küfürlerin tevili
olmaz. Mesela “ Ben Dinimi değiştirdim, hristiyan oldum ” demek gibi.
Veya “ Ben on sene sonra İslâm dininden çıkacağım ” demek gibi.
Bunlar küfürdür.
Çünkü küfrü kendi nefsine yakıştırmış onu meşrulaştırmış
olur.
Soru : Bir kimse “Ben Dinimi değiştirdim. Hristiyan oldum” derse, bu
kişinin iman ve buna bağlı olarak nikâh durumu ne olur? Böyle
söyleyen erkeğin eşinin nasıl davranması gerekir?
Cevap : Dinimizde bir hanımın şahitliği ile hüküm verilmez.
Telefonda erkek bile karşı tarafın küfür içeren sözlerine şahit
olsa, sesin mutlaka konuştuğu kişiye ait olduğuna yüzde yüz emin
olması gerekir. Yüz yüze yapılan konuşma ile telefonda yapılan
konuşma bir değildir. Telefon yanıltabilir. Fesadı kaldırmak için
sadece tam emin olunca hüküm verilir.
Kim olursa olsun Müslüman iken“ Ben Dinimi değiştirdim Ben
hristiyan oldum ” der ise o kimse Dinden çıkmıştır. Hanımıyla boş
olmuştur. Hanımın evi hemen terk etmesi lâzımdır.Onunla bir arada
durması zina halidir. Ne zaman ki yeniden Müslüman olur, o zaman
hanımı dilerse, yeniden nikâhlanırlar ve beraberlikleri devam edebilir.
İmam-ı Şafii ile İmam-ı Hanefi’nin küfre düşme sonrası nikâh
konusunda ihtilaflı görüşleri vardır.
Hanefi mezhebi bu konuda hiç taviz vermemiştir. Hanefi mezhebine
göre ister erkek Din’den çıksın, ister kadın Din’den çıksın (
ikisinden biri Din’den çıkaran bir amel işlemiş veya söz söylemiş ise
),diğerinin onunla beraber kalması doğru değildir. İlişkileri
zina olur. Tek başına bir odada kalmaları halvet olur, haram olur.
Ancak zaruri bir durum mevcut ise, ayrı odalarda kalabilirler. Hanefi
mezhebine göre beraberliklerini sürdürebilmeleri için önce küfre
düşen taraf tekrar Müslüman olması, sonra tekrar nikâh kıymaları
farzdır. İmam Ebu Hanife, İmam Şafii gibi bu konuda mühlet
vermemiştir. Yani bir insan küfre düştüğü andan itibaren nikâhı
düşmüştür . Ve Yeniden Müslüman olup nikâhını da yeniden kıyması
gerekir hükmünü vermiştir.
İmam Şafii de, Din’den çıkan kişi üç iddet müddeti içerisinde
( yaklaşık dört ay kadar bir süre ) Müslüman olursa ve eşi de
Müslümanların yanında buna şahit olur ise, yeniden nikâh kıyma
şartı yoktur. Yoksa iddet süresi geçtikten sonra tekrar Müslüman
olursa, yeniden nikâh kıyması gerekmektedir.
Bu nikâh nasıl kıyılır? Aynı ilk nikâhtaki gibi iki Müslüman
erkek şahidin yanında erkek “ Seni karım olarak aldım, kadında, ben
de seni koca olarak kabul ettim ” diyecekler.
Soru : Cuma namazı için camiye gidildiğinde, hoca’nın söylediği
bazı Ayet’ler ile, İmanın ve nikâhın tazelendiği söyleniyor. Bu
yeterlimidir?
Cevap : Cuma günü veya gecesi nikâh tazelemenin küfre düşme
durumundaki nikâh yenilemesi ile bir alâkası yoktur. Bu bir adettir. Bunu
sadece zikir niyeti ile yaparlar. Bu Din’den çıkan kişinin tekrar
Müslüman olmasını sağlamaz.
Yine Din’den çıkan kimse namazda Tahiyyat’taki Kelime-i Şehâdeti
söylemesi ile tekrar Müslüman olmuş sayılmaz. Çünkü Din’den
çıkış sebebini önce itiraf edecek, hatasını anlayacak ve Din’den
çıkış sebebinden dolayı Kelime-i Şehadet getirerek tekrar Müslüman
olacak. Yoksa zikir niyeti ile getirmiş olduğu Kelime-i Şehâdetin
ona bir faydası olmaz.
Din’den çıkaran sözü kişi ister şakayla söylesin, ister ciddi
söylesin aynen ciddi hükmündedir. Dini konuların şakası da ciddi
hükmündedir.
Bir erkeğin bir yerde Din’den çıktığına şahit olan kimseler,
bunu derhal onun hanımına bildirmelidirler. Müslümanlar bu konuda iki
sıkıntı yaşıyorlar.“ Şikayet olur ” korkusu ile hanımına böyle
şeyleri söylememeyi tercih ediyor. Veya
“inanç özgürlüğü” bahanesi ile eşler arasında böyle bir
nasihati yapmamayı uygun gösteriyorlar. Buradaki iki sıkıntıyı da bir
Müslümanın aşması lâzım. Ancak kendisine fiili bir zararın
( ölüm tehdidi gibi ) geleceğini biliyorsa susabilir. Burada
susmasına bir derece ruhsat vardır. Ama bunların dışında yok “insanlar
benim için ne derler” yok “dedikodu üretirler” gibi bahanelerden
dolayı susulmaz, tepkisiz kalınmaz. Neticede bu dedikoduları üreten
insanlar zaten cahil insanlardır. Hem zaten bunlar aynı zaman da onu
sevmeyen insanlardır. Çünkü onun Ahireti ile alâkalı bir konunun
düzelmesini istememektedirler.
Küfür gibi bir hataya düşen kişiyi en iyi etkileyecek kimse onun
eşidir. Demek ki eşler ilim öğrenip, tavırları ile karşı
tarafın düzelmesini sağlayacak. Siz istediğiniz kadar nasihat edin size
karşı bir gururu, kibri olabilir, sizi sevmeyebilir.
Ama hanımına karşı öyle değildir. Hele hanımı o evi bir terk
etsin!. bakın ikinci gün nasıl Müslüman olup özür diliyor.
Çünkü işlediği kusur en büyük kusurdur. Dinden çıkmak kadar
büyük bir kusur, bir ayıp olamaz.
Bir hanımın eşi onu aldatmış ise ona sabretsin ve evi terk
etmesin. Fakat kocası Din’den çıkmış ise, ona sabretmesin. Çünkü bir
erkeğin hanımını aldatması büyük günahtır, fakat küfür
değildir. Böyle olmasına rağmen bu konuda kadınlar çok şiddetli
tepkiler verdikleri halde ( evi terk etmek, ailesinden yardım istemek gibi )
kocaları dinden çıktıkları zaman susuyor, tepki göstermiyorlar.
Böyle yapan hanımlar çok cahildirler. Böyle hanımların mutlaka
Din’ini öğrenmeleri lâzımdır. Hatta bu konularda Müftülerden (
Diyanet’ten ) yazılı cevap istesinler aynen durumu, eşinin
söylediklerini, ilişkilerinin durumunu ve ne yapmaları gerektiğini sorsunlar.
Yazılı cevap talep etsinler. İnşa Allah onlarda bu önemli meseleye
acilen cevap verirler. Çünkü bu konu insanların Ahireti ile
alâkalı bir konudur. Bir kimsenin kalbinde eşinin küfrüne rıza
göstermesi kendisinin de Din’den çıkmasına sebep olur.
“Ve sallallahu alâ seyyidina Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve
sellim.”