Adını suya yazdım ve sonra ağladım.
Hadi kes kanayan sudaki adını,
o ince,
o narin,
o uzun parmaklarında tuttuğun makasla,
o en ince,
o en hassas yerinden kes.
Bana ait ne varsa, bırak geride kalsın.
Sen tertemiz adını al.
Kes,
hadi kes,
adını incitmeden
ve beni kahretmeden
kes.
Adını suya yazdım ve sonra ağladım.
Eski bir zamandı,
yaslı bir vapurdaydım.
Sen yoktun yanımda, başkaları da yoktu.
Rotayı kaptan bile bilmiyordu,
ben biliyordum.
Bir ben vardım güvertede,
bir de adın.
İçim sıra yineliyordum adını.
Nereden bilebilirdim
bir gün
adını suya yazacağımı...
Anladım,
seni ilk gördüğüm anda anladım.
Akasyalar seni açacaktı,
bahçemizde senin kokun yayılacaktı.
Ben deli olacaktım koklamaktan seni,
sen koklanmaktan utanmayacaktın.
Ben kapayacaktım gözlerimi,
damarlarımda sen dolaşacaktın.
Güneş kaybolacaktı akşamlarda,
sen benimle kalacaktın.
Yaşadım,
Aşkların en güzelini yaşadım.
Gel-gitlerden uzak,
tek kutuplu bir aşk yaşadım.
Kral sofralarından kalma,
altın kadehlerde yudumladım
aşkın iksirini.
Yudum yudum,
damla damla
seni yaşadım.
Sevdim,
Hiç kimseyi sevmediğim kadar
çok sevdim seni.
Tüm hayatımı
sana adayacak kadar
çok...
Acıları gömüp yüreğime,
Sana acısız bir yürekle gelecek kadar
Çok sevdim.
Acıların içinden çekip almıştın beni,
hatırlıyor musun?
Kanayan yüreğimi,
yırttığın gömleğinle sen sarmıştım.
Bir ömür boyu
beni tüm acılardan saklamıştın.
Ama şimdi,
Şimdi ayakta duracak halim yok.
Yorgunum,
bitkinim,
ve çaresizim.
Aramıza hayatın yasaları girdi.
Aramıza o hiç istemediğim,
ve sana asla söyleyemeyeceğim
acılar girdi.
Bağışla beni,
Sana söyleyemediğim acılar için,
acılarımız için,
bağışla.
Her ne kadar
sonu
amansız bir yıkım olsa da...
bağışla.
Ne olur,
Daha fazla üzme kendini.
Gözlerinden süzülen yaşlar
beni daha fazla yaralar