yeni doğan döneminin bebeğin doğduğu andan sonraki ilk 4 haftayı içeren dönem ya da ilk bir ayını içeren dönemi oluşturduğunu belirterek, doğduğu anda bütün vücut sistemleri henüz gelişimlerini tamamlamamış durumda olan bebekte değişik düzeylerde gelişimsel eksiklikler görülebildiğini ifade etti. Yalçınkaya, doğumu izleyen dakikalarda, günlerde, bebeklerin bütün vücut sistemlerin bir takım fizyolojik ve biyokimyasal değişikliklere uğradığını, bebeğin doğması ve ağlamasıyla beraber akciğerlerin devreye girdiğini ve sıvıyla dolu olan akciğerlerin hava alışverişine başladığın belirtti. Dr. Gülgün Yalçınkaya, aynı şekilde plasentel dolaşımın aradan çekilmesiyle bebeğin kardiyobasküler sindirimi, hormonal sistemleri de aynı şekilde devreye girerek kendi kendine yetme adaptasyonu içinde bulunmaya çalışmaları nedeniyle bu dönemin çok önemli olduğunu kaydederek, "Özellikle ilk bir yıl içindeki bebek ölümlerinin, 3’te 2’sinin yeni doğan döneminde olduğunu bilmek gerekiyor. İlk 4 hafta, çocuğun bütün yaşamsal sistemleri adaptasyon dönemi geçiriyor" dedi.
Doğum anında bebeğin uygun kişiler tarafından karşılanmasının önemine dikkat çekiyor.Bebeğin ısı kaybının önlenmesi, sıcak tutulması, daha sonraki dönemlerde gelişebilecek solunum düzensizlikleri açısından değerlendirilmesi ve gereken desteğin verilmesi gerektmektedir. .Erken dönemde emzirmenin başlatılması ve anne sütüyle beslenmesi sağlanabilir. Ve buna bağlı olarak da, bebekte kan şekerinde düşüklükler, solunum problemleri, emmeme veya bir takım doğumsal anomililer, doğumsal kalp hastalıkları gibi problemler de yeni doğan döneminde görülebilen sorunlardır."
Riskli gebelikler
Riskli gebelikler sonucu dünyaya gelen bebeklerin ,annenin özellikle kadın-doğum uzmanı tarafından takip edildiği dönemde hipertansiyonu olmasının erken doğum riskini arttırdığı bilinmektedir. Annede meydana gelebilen çeşitli enfeksiyonlar ve doğuma yakın oluşan enfeksiyonların da riskli gebeliklere yol açabililir.Bu tür durumlarda özellikle annelerin dikkat etmesi gereken şey, bu tür bebeklerin, bebeğin gereksinimlerini karşılayacak uygun ortamlarda dünyaya gelmelerini sağlamak. Yani doğum yapacakları hastaneyi seçerken, alt yapısının uygun olup olmadığı, bebeği karşılamak için bir sağlık ekibinin bulunup bulunmadığı ve teknik donanım açısından uygun olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi.
Riskli gebeliklerde yeni doğan yoğun bakım merkezlerinde riskli ya da zamanından önce doğan bebeklerin veya hastalıklı yeni doğanlar takip edilmektedir.Bu tür yerlerin mutlaka riskli gebelikler için bulunması ve yoğun bakım ünitelerinde de teknik donanım ve sağlık ekibinin de hazır bulunmasının gerekmektedir.
Anne sütünün önemi
Yeni doğan bebeğin anne sütüyle beslenmesi oldukça önemlidir.
Zaten ilk gelen süt annede, miktarı oldukça az fakat içeriği oldukça değerli olan bir besin. İlk günlerde yaklaşık 40 ml civarında üretilen besin. Daha sonraki günlerde bunun miktarı artıyor. Üçüncü, dördüncü, 400-500 ml ve daha sonra da giderek hızla artışı söz konusu. Kolostrumun içeriğinden dolayı, özellikle içinde bulunan bağışık sistemini uyarıcı maddelerden dolayı bebeklerde, özellikle bağırsaklarda bakteri gelişimini, zararlı bakterilerin ortaya oturmasını engelliyor. Ve bu şekilde bebekleri enfeksiyonlardan koruyor. Ayrıca içinde bulunan diğer bir takım enzimler de, bebeği ilk aylarda aşılara kadar hastalıklardan koruyucu nitelikte. Bu nedenle emzirme oldukça önemli. Özellikle ilk sütün alınması, miktarı ne kadar az olursa olsun, çok çok önemli. Ağız sütü denilen, koyu renkli, az miktarda, yoğun bir şekilde olan, protein miktarı yüksek bir süt. Altı aylık döneme kadar annesi yeterli olduğu sürece mutlaka beslenmeli. Özellikle bu ilk altı ayda, bebeğe inek sütünün verilmesi oldukça yanlış bir uygulama. Ve bebekte inek sütü alerjisine yol açabiliyor ve bebekteki alerjik zemini uyararak daha sonraki dönemlerde alerjiler oluşmasına yol açabiliyor. Alerjileri de çeşitli şekillerde görebiliyoruz. Bebeklerde ishal, gizli kan kaybı, çeşitli cilt döküntüleri ve inek sütünün neden olduğu, içindeki yüksek protein maddelerin fazla bulunmasıyla bebeğe, böbrekleri için de bir yük oluşturuyor. Onun için kesinlikle bu dönemde inek sütünün kullanılması bebek için zararlı, bir yararı da yok.
Bebeklerde uyku dönemi
Bebekler zamanının büyük bir kısmını uykuyla geçirmektedirler, özellikle yeni doğan dönemindeki bebek geliştikçe, uyku dönemleri azalmaktadır. Günlük 20 saat bir uykudan sonra 18, 12 saatlere kadar düşebiliyor. Fakat bir gerçekte var ki her bebek gece gündüz kavramını tam olarak tanıyamıyor. Veya bir süre bunun gelişmesi gecikebiliyor. Bu nedenle gece uyuması gereken dönemde uyanık, gündüzleri de uykuda geçirebiliyor. Her bebeğin de kendine göre bir gereksinimi ve uyku saatleri var. Bebekten bebeğe göre değişmesine rağmen, bebeğin yaklaşık 12, 18 saat kadar uyumasını bekleriz." Yalçınkaya, bebeğin uykusuyla ilgili bir problem olduğunu düşünmemiz gereken göstergeleri, bebeğin uyumadığı dönemlerde huzursuz olması, gelişiminin yavaşlaması, emmeme ve ateş olması şeklinde sıralayarak, bu problemler görüldüğünde doktora başvurulması gerekmektedir.
Aşı takvimi
Aşılamada, günümüzde uygulanan aşı takviminin zamanında uygulanmasına özen gösterilmelidir.Aşılama çok basit nedenlerle geciktirilmemelidir. Aşılama yapılmaması gereken durumların, belirgin bağışıklık sisteminin doğumsal veya daha sonradan bir şekilde etkilenmesiyle oluşan yetersizlikler ya da aşıya karşı oluşan çok ciddi reaksiyonlar dır. Bunun dışında bebeklerin vaktinde aşılanması çok önemli olduğunu ve ilk bir yılın çok yoğun bir aşılamayla geçtmektedir.Bir kere doğumda başlayan hepatit aşımız var. Bebek doğar doğmaz Hepatit B’yle başlıyor. Hepatit B, üç doz şeklinde yapılıyor. Diğeri bebeğin birinci ayında, diğeri de bebek altı aylık olduğunda yapılıyor. Böylece bebek hepatite karşı bağışıklık kazanmış oluyor. Diğer karma aşılarımız var; bunlar difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci ve bir çeşit menenjit aşısı. Bunlar da ikinci, dördüncü ve altıncı aylarda. Daha sonra bebek 1.5 yaşına geldiğinde tekrarlanıyor. Diğer aşımız verem aşısı. Bebek yaklaşık 2-3 aylıkken yapılıyor. Bunun dışında kızamık aşımız var, dokuz aylıkken yapılan ve 15 aylıkken kızamık, kızamıkçık ve kabakulak olarak tekrarlanan. Yenice olan bir aşı var. 12., 13. aylarda, 1 yaşından sonra uygulanabilen suçiçeğine karşı yapılan bir aşı. Ve bebeğin daha doğrusu daha büyük dönemde, çocuğun 4-6 yaş arasında karma aşısının tekrarlanması, altı yaşında kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısının tekrarlanması ve verem aşısının tekrarlanması söz konusu."
Kalça çıkığı riski
kalça çıkığının da bebekler açısından önemli bir sakatlık riski taşımaktadır.bebeklerde kalça stabilitesi yaklaşık yüzde 1 gibi oranda görülüyor. Bunlar zamanında tesbit edilmezse, kalça çıkığına dönüşebiliyor. Kalça çıkığı için yapılan muayene basitçe yapılan manevraların içerdiği bir fizik muayene. Fakat bu fizik muayene, bulunan mevcut kalça çıkıklarının ancak yarısını tesbit edebiliyor. Diğerlerinin de gözden kaçırılmaması ve zamanında tespit ve tedavisi için bebeklere rutin kalça ultrasonunun mutlaka yapılması gerekli ki vaktinde önlem ve tedavi uygulanabilsin.
Fenilketöniri hastalığı
fenilketöniri, yaklaşık 10 binde 1 görülen, aileden geçiş kaynaklı bir rahatsızlık dır,günümüzde topuktan alınan kanla tespit edilebildiğini kaydetti.Bebekte aminoasit ve metaboliklerinin birikmesiyle sinir sistemine ve vücudun diğer sistemlerine aşırı miktarda bu maddenin birikmesi toksik etki yapıyor. Ve bebek geriye dönüşümü imkansız olan, zeka geriliğine kadar da gidebilen bir takım problemler görülebiliyor. Bunun için en etkin yol, zamanında tespitle diyetini önemli bir şekilde başlatabiliriz.
Pişikler
bebeklerdeki pişiklerin kaynaklarını çok çeşitli olabilmektedir.Belirgin mantar veya bakteri enfeksiyonlarına karşı pişikler oluşmaktır.Bebeklerin alt değişiminde, bezi kirlettikten sonra direk olarak suyla yıkanmasına, bebeğin altının bir süre açık bırakılmasına ve uygun kremlerin kullanılmasına dikkat etmek gerektmektedir.
Bademcik ve geniz etlerinin alınması
Bir enfeksiyon geçirince bademcikleri veya geniz etini almanın çok yerinde bir davranış değildir.bademcik ve geniz etinin alınmasındaki en büyük endikasyon tekrarlayan enfeksiyonlar" dedi. Aktaş şunları ilave etti: "Yılda 5 enfeksiyonu geçtikten sonra ciddi olarak ameliyatı düşünmek lazım. Ayrıca büyümüş bademcik ve geniz etleri, çocuğun, özellikle geceleri solunumunu bozabilir ve ciddi horlamalar veya apne dediğimiz uykuda solunum durma atakları yaratabilir. O zaman cerrahi müdahaleyi kesinlikle yapmak gerekiyor."
Enfeksiyonlardan korumak
Öncelikle bu enfeksiyonların kaynakları yuvalar, kreşler ve okullar ,o yüzden biraz ailelere de sorumluluk düşüyor.KBB sahasındaki üst solunum yolu enfeksiyonları, damlacık yoluyla, öksürmekle, aksırmakla bulaşmakta, bu yüzden bulaşıcılığın en fazla olduğu ilk üç gün, çocukları okula veya kreşe göndermemelidir.